DOLAR 32,5896 0.35%
EURO 34,8578 0.34%
ALTIN 2.496,120,48
BITCOIN %
İstanbul
12°

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Gönülden kağıda nakşedilen sanat: Hüsn-i Hat

ABONE OL
Temmuz 15, 2021 10:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Hat sanatı, arap harflerinin birbiriyle uyumuyla, âhengiyle, mürekkebiyle, kamıştan yapılmış kalemi ve özel aharlı kağıdı ile başlı başına çok kıymetli ve bir o kadar da uğraş gerektiren bir sanattır. Hat sanatına Hüsn-i Hat’ da denir. Hattın sanat şekline dönüşmesinde en önemli görev hattata ve kamış kaleme düşmektedir. Kalemin tutuluşu, döndürülüşü, buna bağlı olarak hattın tam kalem ağzıyla tutulup kâğıda yaslanışı, kalem ağzının kâğıda teması, ortaya çıkan harf veya harf gruplarının mükemmeliyetini temin eder. Hat sanatı en parlak dönemini Osmanlı zamanında yaşadı. Bu durumla ilgili şöyle bir söz vardır. ”Kuran Mekke’de indi, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı.” Hat sanatı sanatçıları arasında en bilineni; daha doğrusu Türk hat sanatının kurucusu Şeyh Hamdullah’tır. Hamdullah Efendi, yazı sanatına koyulan kurallarda bazı değişiklikler yaparak Arap yazısına daha yumuşak bir görünüm kazandırmıştır. Kendisinden sonraki nesillere bu sanatı aktarabilmek için dersler vermiş ve hattatlar yetiştirmiştir. Hamdullah Efendi’nin bu üslup ve anlayışı 17. yüzyıla kadar sürmüş; ondan sonra ise Hafız Osman Arap yazısına estetik bakımdan en olgun biçimini kazandırmıştır. Bu tarihten sonra yetişen hattatların hepsi Hafız Osman’ı örnek almışlardır. Türk hat sanatı, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarında parlaklığını sürdürmeye devam etmiştir. Ancak 1928 yılında Latin alfabesine geçilmesiyle birlikte yaygın bir sanat olmaktan çıkmış; bugünkü gibi geleneksel bir sanat halini almıştır. Hat sanatını hakkıyla icra edebilmek için elbette ilk yol doğru ve kaliteli malzemelerden geçer. Hat sanatında kullanılan tüm malzemeler şunlardır: Hat sanatında kağıtlar aharlanır ve bu şekilde kullanılır. Ahar bir çeşit ciladır. Aharsız kağıt, mürekkebi kolayca emer veya dağıtabilir. Böyle kağıtlara yazı yazmak zorlaşır.  Ahar yazı yazmayı kolay hale getirdiği gibi , her hangi bir hatada kağıttaki yazının kolay düzeltilmesini sağlar. Bazen pamuk veya süngerle silerek, nazikçe kazıyarak, ya da ekseriya yalayarak gereken düzenlemeler yapılabilir. Türkçe’de okumuş yazmış kişiler için eskiden kullanılan ‘mürekkep yalamış’ tabiri buradan gelmektedir. Hat sanatını icra etmek için hat sanatçısı (hattat), öncelikle yazacağı güzel söze veya cümleye karar verir. Sonra da onu kendi hayal gücü ile birleştirerek bir sanata dönüştürür. Buradan hareketle herkesin bu sanatı icra edemeyeceği söylenebilir. Hattalık bilgi, deneyim ve yaratıcılık gerektiren bir daldır. (Osman Özçay Hattı ile MaşaAllah yazısı)   Hat sanatı İslâm tarihi boyunca ağaç, deri, mühür, yüzük, meskûkât, seramik kandil, miğfer üstü, kılıç üstü gibi çok değişik sahalarda uygulanmaya çalışılmış, ancak bunların büyük bir kısmında hattın kalemden çıkmasındaki güzellik kaybolmuştur. Osmanlı zamanında özellikle önemli yazışmalar hat sanatı ile yapılmıştır. Günümüze kadar ayakta kalabilen hemen her türlü Osmanlı eserinde (camiler, kervansaraylar, minareler) hat sanatına rastlamak mümkündür. Hat sanatını Yapılan eserlerde süsleme amaçlı kullanılmışlardır. Bu o eserin ne kadar değerli olduğuna da bir işaret olarak algılanmaktadır. Günümüzde Ayasofya camii, Süeymaniye camii, Bursa Ulu camii, Edirne Selimiye Camii ve Osmanlıdan bugüne kadar var olan bir çok camiide hat sanatına rastlanmaktadır. Ayasofya camiinin iç mimarisinde, Kazasker Mustafa İzzet efendinin hattıyla muazzam Hat levhaları bulunmaktadır. (Kazasker Mustafa İzzet efendi hattı ile Ayasofya’da Hz. ‘Hüseyin’ levhası)   (Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin hattı ile  Ayasofya’da Allah C.C Lafzı.) (Kazasker Mustafa İzzet efendi Hattı ile Ayasofya’da Hz. Ali levhası) (Bursa Ulu Camii içindeki Hüsn-i Hat eserleri) Osmanlılar’ın son devrinde mimari, mûsiki ve tezyinî sanatlar Batı tesiriyle biraz gerileme yaşarken, hat sanatında bir gerileme olmamıştır. Bu durum, bünyesine tesir edebilecek benzeri bir sanatın Avrupa’da bulunmayışı, üslûp sahibi hattatlar elinde usta-çırak esasına göre sağlam kaidelerle nesilden nesile gelişi ve zamanla kendi bünyesi içinde yenilenme kabiliyetine sahip oluşu şeklinde özetlenebilecek üç sebebe bağlanabilir. Harf devriminden sonra hızlı bir unutulma dönemine giren hat sanatının bugün az sayıda meraklısı bulunmaktadır. Yeni nesillerin bu sanata uzak oluşuna mukabil Batı’nın gittikçe artan ilgisi garip bir çelişkiyi gözler önüne sermektedir. Sanatın eğer insan topluluklarına hizmet eden ve fayda sağlayan bir yapısı varsa, ondaki güzelliğe hayranlıkla bakışın yanısıra, kullanılma ve benimsenme sahası da benimsenmiş olur. Hat sanatı da okuma ve yazma vasıtası olarak hükmettiği yüzyıllar boyunca, gittikçe artan estetik gücüyle varlığını ayrıca kabul ettirmiştir. Hat sanatı, günümüzde İslâm dünyasında sanat, kültür ve siyaset sahalarında yaşanan buhran ve huzursuzluklara paralel olarak geçmişteki ihtişamını kaybetmiş görünmesine rağmen tarihî bir zaruret ve ihtiyaçtan dolayı Türk sanatındaki yerini koruyabilmiştir.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.