DOLAR 32,3799 0.18%
EURO 35,0587 -0.16%
ALTIN 2.324,420,23
BITCOIN %
İstanbul
17°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Fikirci Bey yazdı: NEDEN BÖYLE OLDU?

ABONE OL
Mayıs 13, 2021 12:41
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kudüs’te neler oluyor? Kudüs’teki olayları, çok sayıda Filistinli ailenin Doğu Kudüs’teki evlerinden tahliye edilmek istenmesi tetikledi. Şehrin İsrail tarafından ilhak edilen bu kısmı uluslararası hukuka göre Filistinlilere ait. İsrail’in en azgın, en radikal yerleşim örgütleri de burada. Amaçları bu bölgenin 1948’den önce Yahudi mülkiyeti olduğunu kanıtlamak ve olabildiğince çok sayıda Filistinliyi Doğu Kudüs’ten ebediyen sürmek. Bunun için bir anlamda evden eve savaş yürütüyorlar. İsrailli yerleşimciler bir İsrail yasasına dayanıyor ancak yasanın uluslararası bir geçerliliği olmadığı gibi Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı. (Tarihte Birleşmiş Milletlerin en uzun zamandır uygulanamayan kararı “Resolution 242”, 22 Kasım 1967’de alınan karar İsrail askerlerinin işgal ettikleri tüm topraklardan çekilmesini istiyor fakat bugüne kadar hayata geçirilebilmiş değil)  Filistinliler için tabii ki bölgeyi terk etmelerini söyleyen bir karar yok. Birleşmiş Milletler işgal altındaki topraklarda bu tür bir nüfus transferini yasa dışı olarak kabul ediyor ama bu kimsenin umurunda değil. İsrail’in Filistinlileri tahliyeyle ilgili (BM’ye göre yasadışı) mahkeme kararı özellikle radikal İsraillilerin Filistin yerleşim bölgelerinde yürüyüşlerle Doğu Kudüs’ün fethini kutladıkları 10 Mayıs’taki Kudüs Günü’ne denk getirildi, ki bu açık bir provokasyondu. Yani İsrail olayları kasten başlattı. Bu arada unutmayalım Netanyahu henüz iktidarda değil ve bu nedenle “sert askeri önlemler” alma yetkisine sahip değil. Artık idareyi ele aldığında sivil yerleşim yerlerini havadan bombalayıp katliam yapmaktan daha sert nasıl önlemler alacaksa… Türkiye’de, İsrail güvenlik güçlerinin Kudüs’teki Filistinlilerin barışçıl gösterilerine karşı yürüttüğü eylemlere yönelik büyük bir öfke var. Binlerce insan salı gecesi İstanbul ve Ankara’daki İsrail büyükelçilik ve konsolosluk binalarına doğru yürüdü, İsrail’in “terör politikasını” yüksek sesle kınadı ve Türk ordusunu Filistin’e müdahale etmeye çağırdı. Halktan aldığı bu desteğe ek olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Arap dünyası dışından da olabildiğince çok Müslüman devletini İsrail’e karşı ortak bir protesto duruşu için kazanmaya çalışıyor. “İslam dünyasının tek sesle konuşması” ve Filistinlilere etkin bir şekilde destek verilmesi hedefini dile getiren Sayın Cumhurbaşkanımız  Ürdün, Kuveyt ve Mısır’ın yanı sıra Endonezya Devlet Başkanı ve Malezya Kralı ile de görüşmekle kalmayıp, defalarca BM’nin müdahale etmesi çağrısında bulundu. Sayın Cumhurbaşkanımız ayrıca Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye ile görüştü ve onlara destek sözü verdi. Televizyonlarımızda gördüğümüz Kudüs’teki Tapınak Tepesi’ndeki Filistinli göstericilerin Cumhurbaşkanımıza tezahüratlarla teşekkür etmelerinin nedeni de bu. Olaylardan çok önce hükümet genel olarak İsrail ve ona destek olan Arap ülkeleri ile yeni bir ılımlı dönem başlatma çabasına girmişti. Ek olarak Kuveyt ve Mısır ile ilişkileri düzeltmeye çalıştı. Yıllardır Türkiye’nin İsrail büyükelçisi olmamasına rağmen, yakın zamanda güvendiği bir kişiyi Tel Aviv’in yeni büyükelçisi olarak atadı. İsrail hükümeti ile görüşmeler yapıldı ancak İsrail bizden Filistin’in seçimle gelmiş yasal temsilcisi Hamas’tan vazgeçmemizi talep etti. Yani Türkiye yine İsrail ve Batı’nın iki yüzlülüğü ile mazlum Ortadoğu halkları arasında kaldı. Genel manzara böyle ama bizim muhalefete sorarsanız Türkiye’nin dış politikası berbat. Hatta “‘one minute’den sonra Filistinlilerin hiç yüzü gülmedi” diyen meczuplar bile var. Sayın Cumhurbaşkanı, Trump sonrası ABD ile ilişkileri daha pozitif düzleme çıkarmak için çeşitli girişimlerde bulundu, Biden’ın de benzer bir yaklaşım içine girmesini bekledi ama Biden’dan “Ermeni Soykırımı” geldi. Yani uzatılan el itildi. Muhalefet bunu hükümetin ABD’ye boyun eğmesi olarak tanımladı. Hükümet Arap ülkeleri ile ve özellikle Kuveyt ve Mısır ile ilişkileri düzeltmek için adımlar attı. Akdeniz’deki haklarımızı savunmak için Yunanistan-Güney Kıbrıs-Fransa cephesinden Mısır’ı koparmaya çalıştı. Muhalefet bunu da Mısır diktatörü Sisi’ye yanaşmak olarak damgaladı. Nitekim Kudüs’teki son olaylardan önce İsrail’e büyükelçi atama ve ilişkileri düzeltme çabasını da muhalefet İsrail’e boyun eğme olarak adlandırdı. Yani hem “one minute” e çemkirdiler, hem de ılımlı girişimlere… Türkiye’nin en büyük uluslararası ilişkiler sorunu, o sorunların bir parçası haline gelmiş kendi omurgasız, ilkesiz, ahlaksız iç muhalefeti..

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.