İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık Bülent Şık katıldı. Sanığı 9 avukatın temsil ettiği duruşmada, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da izleyici olarak yer aldı.
Son savunmasını yapan Bülent Şık, çevrenin halk sağlığı açısından önemli bir yer tuttuğu, çeşitli hastalıklarla yaşanılan çevre arasında sıkı bağlantı olduğu ve toksik kimyasal maddelerin insanlarda sağlık sorunlarına yol açtığı bilgisini vererek, “Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen araştırma çalışmasında hormonal ve nöral sistem üzerinde bozucu etkiler gösteren çok sayıda toksik kimyasal madde çalışılmıştır ve bu nedenle de araştırma sonuçları çocuk sağlığını birebir ilgilendirmektedir.” dedi.
Yükümlülüğü yerine getirmeme suçunu işlemedim
İnsan sağlığını hiçe sayan şirketler ve görevini yapmayan kamu kurumlarının, kirliliğin ve insanların uğradığı sağlık zararlarının failleri olduğunu öne süren Şık, “Ancak bu konularda ilgili kamu kurumlarından bir bilgi almak olanaksız. Kamu kurumlarının kendini kamuya karşı sorumlu hissetmediği bir dönemde yaşadığımızı düşünüyorum. Bilinmelidir ki ülkemize çeşitli toksik kimyasalları barındıran plastik çöpüyle birlikte kanser de ithal ediliyor. Ama yurttaşlar bu sorunları bilmiyor. Medya ve akademik kurumlar bu sorunlar hakkında bilgilendirme, kamuyu uyarma görevini yerine getirmiyor.” ifadelerini kullandı.
Bir bilim adamı olarak bu konuda yürütülen çalışmalara uzak kalmadığını ve tartışmaların içinde yer almayı asil bir sorumluluk olarak gördüğünü de aktaran Şık, şunları dile getirdi:
Bir bilim insanı sessiz kalmamalıdır
“Toplumsal sorunlar karşısında kurumlar sessiz kalabilir ama bir bilim insanı sessiz kalmamalıdır. Bakanlık çalışmasının içerdiği bilgiler sadece sorun tespiti yapmıyor. Yaygın kimyasal kirlilik sorununu nasıl çözeceğimizi de söylüyor. Sağlık Bakanlığının saha çalışmaları biteli 4 yıl, ben Cumhuriyet gazetesinde çalışmadan elde edilen kısmi bulguları kamuoyuna duyuralı bir buçuk yıl oldu. Bakanlıktan, elde edilen sonuçların açıklanması için çok sayıda talepte bulunuldu. Bakanlık buna sessiz kaldı ve sessiz kalması işlediği suçu büyütüyor. İlgili kamu kurumlarının gereken önlemleri alma yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğü yerine getirmemek, açıkça ve bilinçli bir şekilde insanları tehlikeye atma suçunu işlemek olarak görülmelidir. Ben bu suçu işlemedim, beraatimi talep ediyorum.”
Karar
Davayı karara bağlayan mahkeme, sanık Bülent Şık’ın, “göreve ilişkin bilgilerin açıklanması” suçundan 1 yıl 3 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Cezada, sanığın pişmanlığı yönünde herhangi bir beyanı bulunmaması nedeniyle erteleme ve talep olmadığı için hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluna gidilmediğini belirten mahkeme, Bülent Şık hakkında, “yasaklanan bilgileri temin etme ve açıklama” suçlarından ise suçların yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat hükmü kurdu.
Ne olmuştu?
2016 yılında çıkarılan KHK ile Akdeniz Üniversitesindeki akademisyenlik görevinden ihraç edilen Bülent Şık, Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yürütülen projeyle ilgili Cumhuriyet gazetesinde, 15 Nisan 2018 gününden başlayarak 4 gün süren, “Türkiye’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi” başlıklı bir yazı dizisi yayımlamıştı.
Başlatılan soruşturma sonucu Şık hakkında iddianame hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kişinin, “yasaklanan gizli bilgileri temin etme ve açıklama” ile “göreve ilişkin sırrı açıklama” suçlarından yargılanarak cezalandırılması talebinde bulunmuştu. Davanın açıldığı İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki ilk duruşma 7 Şubat 2019’da gerçekleşmişti.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.